Yavuz Ağıralioğlu: Şimdi oy verecek parti, oy verecek adam var
“BU KARNE SİZİ ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM SANDIĞA GÖMER”
Bize 2023 seçimlerinde, ‘bizi seçerseniz, Öcalan'a umut hakkı vaat edeceğiz. Bize vekaleti ona göre verin’ deseydiniz. Bu Türkiye'nin karnesini vaat etseydiniz. Ne Devlet Bey'e ne Tayyip Bey'e böyle bir şey vaat ederseniz milletiniz sizin arkanızdan gelir diyemezdik biz. Onlar da böyle bir şey söyleseler milletinin kendilerine destek olmayacağını biliyorlardı” dedi. Ağıralioğlu, ekonomiye de değinerek, “Bu ülke sizin. Yiyebildiğiniz yemek ortada. Yaptığınız simit hesabı ortada. Hazine ortada, faiz ortada. Enflasyon ortada, siz de ortadasınız. Bu karne sizi önümüzdeki seçim sandığa gömer Sayın Cumhurbaşkanım” diye konuştu.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Malatya’ya geldi. Ağıralioğlu’na eşi Bilge Ağıralioğlu’nun yanı sıra başkanlık divanı üyeleri, Malatya İl Başkanı Erdoğan Zelyurt, ilçe başkanları ve diğer partililer de eşlik etti. Malatya Spor Salonun da düzenlenen Halk Buluşmasına katılan Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu burada coşkuyla karşılandı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Anahtar Parti Malatya İl Kadın Kolları’nın hazırlamış olduğu tanıtım filminin gösterimi yapıldı. Ağıralioğlu, burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
GÜVENDİĞİMİZ DAĞLARA KAR YAĞDI
“Milletin zoruna devlet kavuşsun diye bu buluşmaları teklif ediyoruz. Biz Türk milletiyiz. Uzun yıllardır arkalarında ümitle durduğumuz, desteklediğimiz, sevdiğimiz, bize söz verdiklerini gerçekleştirsinler diye her seçim beklediğimiz güvenliğimiz dağlara kar yağdı. 23 yıldır devleti toparlasınlar, memleketi ayağa kaldırsınlar, çocuklarımızın yeteneklerini keşfetsinler, diye 23 yıldır arkalarında durduğumuz güvendiğimiz dağlara kar yağdı. 28 Ekim'de Ankara'da memleketin kilit sorunlarına çözüm olsun diye adı mühim değil ama iradesi memleketin sorunlarını çözsün diye Anahtar Partiyi kurduk. Anahtar Parti her partilerden bir parti olarak kurulmadı. Bu parti, Türk milletinin 85 milyonunu kendi partisinden bilme mesuliyetine kuruldu.
2002'DE SÖYLEDİKLERİNİZE 2025'TE BULDUKLARIMIZA BAKTIK
AK Parti'ye, Tayyip Bey'e baktım. Tayyip Bey'e düşmana bakar gibi bakmadım. Türk milletinin ona sunduğu imkanlarla bize ne sunduğunu, niçin sunamadığını, ne kaybettirdiğini bilecek şekilde baktım. Bir muhasebe yapar gibi baktım. Ben Milliyetçi Hareket Partisi'ne Tayyip Erdoğan'a destek oluyor diye kızmadım. Niçin eskiden kızıyordunuz da şimdi berabersiniz diye kızmadım. Memleket daha iyi olsun diye bir araya gelebilirsiniz. Korumak zorunda olduklarınız vardı. Niçin koruyamadınız diye baktık. Başarmak zorunda olduklarımız vardı. Niçin başaramadılar diye baktık. Tayyip Bey muhafazakardı. Neyi muhafaza ettiğimize baktık. Devlet Bey, Milliyetçiydi. Milliyetçiliğimizin millete ne kazandırdığına baktık. Ahlakınıza baktık, sözünüze baktık, yaptığınıza baktık, vaat ettiklerinize baktık. 2002'de bize söylediklerinize baktık. 2025'te bulduklarımıza baktık. Bu söylediklerinizle, bu bulduklarımız arasındaki farka Anahtar Parti kurmaya mecbur kaldık.
SİZ BÖYLE BİR ÜLKE Mİ VAAT ETTİNİZ?
Siyaset 23 yıllık bir tahterevalli. Hükümetin elinde her şeyi yapma kudreti varken mazeret kaldı. Ne söylerseniz söyleyin, hükümetin elinde mazeret var. Neyin için yapamıyorlarsa mutlaka mazeretleri var. Özür dilemiyorlar, telafi etme yoluna gitmiyorlar. Hep aynı şeyi yapıyorlar, muhalefeti suçluyorlar. Bu ülkenin hali ne? Tayyip Bey, Devlet Bey? Siz bize böyle bir ülkemi vaat ettiniz? Yola çıkarken, bugün oldu diye mahcup olmadıklarınızı program diye vaat etseydiniz, bu milleti 23 yıldır arkanızda bulamayacaktınız. Bize deseydiniz ki 2023 seçimlerinde, ‘bizi seçerseniz, Öcalan'a umut hakkı vaat edeceğiz’ deseydiniz, madem yaptıklarınızdan mahcubiyet duymuyorsunuz, bu yapacaklarının hepsini parti programı olarak vaat etseydiniz. Deseydiniz ki, ‘biz Öcalan'a, Sayın diyenlerle beraber, çocuklarınızın katilleriyle beraber mecliste müzakere yapmayı planlıyoruz. Bize vekaleti ona göre verin’ deseydiniz. Madem yaptıklarınıza utanmıyorsunuz, deseydiniz ki, ‘yüzde 50'lerde enflasyon vaat ediyoruz. Doları 38 lira 40 lira yapacağız’ deseydiniz madem öyle. Bu Türkiye'nin karnesini vaat etseydiniz. Ne Devlet Bey'e ne Tayyip Bey'e böyle bir şey vaat ederseniz milletiniz sizin arkanızdan gelir diyemezdik biz. Onlar da böyle bir şey söyleseler milletinin kendilerine destek olmayacağını biliyorlardı. Niçin milletinize rağmen iş yapıyorsunuz? Anahtar Parti sizin söylemekte utanacağınız ama yapmaktan utanmadığınız bu boşluğa kurulmuştur.
MİLLET SİZE CHP’Yİ YENİN DİYE İKTİDAR VERMEDİ
CHP'yi yenmekten başka önemli mesuliyetleriniz var. Sizin vazifeniz CHP'yi yenmek değil Sayın Cumhurbaşkanım. Milletiniz size CHP'yi yenin diye iktidar vermedi Sayın Cumhurbaşkanım. Siz milletinizi yanlış anladınız Sayın Cumhurbaşkanım. Milletiniz size CHP'yi yenin diye değil, memleketin sorunlarını yenin diye oy verdi Sayın Cumhurbaşkanım. Sizi 2002'de iktidara CHP'yi yenin diye değil, fakirliği yenin diye getirdik Sayın Cumhurbaşkanım. Adaletsizliği yenin, eğitimde muhteva problemini çözün, ithalat bağımlılığımızı halledin, ara eleman açığınız var, planlayın, çocuklarımızın yeteneklerini keşfedin diye sizi seçtik Sayın Cumhurbaşkanım. 2002'de yenmek için program yazıp milletinize vaat ettiklerinizle 2025 yılında Anahtar Parti'yi kurmak zorunda kaldık Sayın Cumhurbaşkanım. Eğer siz CHP'yi yenmekten, mesuliyetimizi, milletin sorunlarını yenmeye dönüştürebilseydiniz, biz bu partiyi kurmak zorunda kalmayacaktık Sayın Cumhurbaşkanım. Bir seçim CHP'yi yenmişsiniz, işsizliği yenememişsiniz. Öbür seçim CHP'yi yenmişsiniz, enflasyonu yenememişsiniz. Sonra bir seçim daha CHP'yi yenmişsiniz, çocuklarımızı, eğitim meselesini yenememişsiniz Sayın Cumhurbaşkanım. Sonra CHP'yi bir daha yenmişsiniz, yüksek faizi yenememişsiniz Sayın Cumhurbaşkanım. Devamlı CHP'yi yenmişsiniz, memleketin sorunlarını yenilmemişsiniz Sayın Cumhurbaşkanım.
DOST OLUP DÜŞMAN OLMADIĞINIZ KİMSE KALMADI
Başarmak için yola çıktınız. Adalet ve Kalkınma Partisi kurdunuz. Önce kalkınmayı sonra adaleti unuttunuz. Adaletle ülkeyi kalkındıracağız. Cumhuriyet Halk Partisi halkla buluşamadı. Cumhuriyeti halkla buluşturacağız. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurmaylarına söylüyorum. Hazineyi dolduramadınız. Ülkeyi ayağa kaldıramadınız. Memleketin güçlü yarınlarına kavuşamadınız. Milliyetçi bir hareket mesuliyetiyle bu işleri başaracağız. Siyaset pek çoğunuzun hissesine ilkesizlik, ölçüsüzlük olarak düştü. Her söylediğinizin tersini. Her sevdiğinizin aleyhine sevmediğinizi, her sevmediğinize zaman içerisinde sevdiğini söyleyerek siyaseti bu hale getirdiniz. Dost olup düşman olmadığınız, düşman olup dost olmadığınız, yanınıza alıp karşınıza almadığınız, karşınıza alıp yanınıza çekmediğiniz hiç kimse kalmadı. Sizin yüzünüzden milletin siyasete itimadı kalmadı Sayın Cumhurbaşkanım.
BİR TANE KEM SÖZÜMÜZ YOK ÇOK ŞÜKÜR
Allah'a hamdolsun. Vatan sevdamız nettir. Vatana sadakat herkes tarafından bilinmektedir. Devletin milletin düşmanlarına gülmedik çok şükür. Devletin malını yiyenlere eyvallah etmedik çok şükür. Kalp kırmadık çok şükür. Terörist övmedik, terörist sevmedik çok şükür. Hisselerimize mahcubiyet düşmedi çok şükür. Vatan diye bildiğimize, devlet diye saydığımıza, ülkü diye kurban olduğumuza leke olmadık çok şükür. Bugün arkadaşlarımızın hiçbirisinin sicilinde, dün öyle söylüyordunuz, bugün böyle söylüyordunuz diye dalga geçebileceğiniz bir tane kem sözümüz yoktur çok şükür.
ÜLKEYİ NASIL AYAĞA KALDIRACAĞIMIZI SİZDEN ÖĞRENDİK!
Çocuklarınız itiraz ediyor. ‘Daha iyi bir ülke mümkündür’ diye bağırıyor. Onları gözaltına alıyorsunuz. Marketlerde üretimle üretimle standartları tutturup piyasayı dengeye almak zorunda olduğunuz iklimi bozup marketlerde zabıtalarla fiyat belirtmeye kalkıyorsunuz. Soğan depolarını basıyorsunuz, terörist ilan ediyorsunuz patatesleri. Ülkenize tasarruftan bahsediyor, hutbeler okutuyorsunuz. Fakirliğin güzellemesini yapıyor, Allah fakirlerle beraber demekten mahcup olmuyorsunuz. Vaat ettiğiniz memleketteki fakirlik, cennet hayali kurulmasına vesile olsun diye övünüyorsunuz. Utanmadan siyasi nutuklar atıyorsunuz. Biz, biz bu ülkeyi nasıl ayağa kaldıracağımızı aslında sizden öğrendik. Sizin yaptıklarınızı yapmayınca bir memleketin nasıl ayağa kalkacağını bilenleriz biz.
KENDİ GEÇMİŞİNİZDEN VURULDUNUZ
En çok övündüğünüz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bu dönem karnesiyle sizin en mahcup olacağınız zayıf karnenin sebebidir. Bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, AK Parti'nin beşer yıllık dilimler içindeki en kötü dönemidir. En zayıf olduğunuzu düşündüğünüz ilk iki döneminiz, milletin de en rahat, sizin de en başarılı olduğunuz iki dönemdir. Parlamenter sistemdeyken ve en zayıf olduğunuz dönem, sizin beşer yıllık karnelerinizin en güçlü olduğu iki dönemdir. Demek ki sistemle alakalı olan kısmında siz yanıldınız. Siz, ‘bu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi abat eder’ dediniz, berbat etti. Parlamenter sistem berbat eder dediniz, abat etti. Siz kendi tezinizden vuruldunuz. Siz kendi geçmişinizden vuruldunuz. Kendi iddianızdan vuruldunuz. Her dediğinizin tersine yapmak zorunda kaldığınız bu berbat sonucu siz kendi ellerinizle yoğurdunuz.
BELEDİYELER FAKİR FUKARA FONU GİBİ ÇALIŞMAYA BAŞLADI
AK Parti iktidarından Anahtar Parti'nin omuzlarına oydu, parti telaşıydı değil, bir memleket düştü. Anahtar Parti'nin omuzlarına bir millet düştü. Oturduğunuz fakir sofraları 2002'de 2,5 milyon kişiydi. Şimdi 17,5 milyon kişiye bakmak zorunda kaldınız Sayın Cumhurbaşkanım. Öyle bir ülke yönettiniz ki belediyeler fakir fukara fonu gibi çalışmaya başladı sayın cumhurbaşkanım. Koca bir devlet kömür dağıtan, gaz parası veren, su parası veren, her şeyin herkesin eksiğine, çorbasına, yemeğine, yiyeceğine, ekmeğine kavuşmak zorunda kalan asli vazifelerini yapamaz hane geldi görevinizde sayın cumhurbaşkanım. Sebep olduğunuz fakirlik yüzünden siyasetin dengesi bozuldu sayın cumhurbaşkanım. Siz fakir sokaklarında başladınız. Evde 2 çalışan varsa, bir çalışan çocuklarının eğitim masraflarına çalışmak zorunda kalıyor Sayın Cumhurbaşkanım. Çalışan bir anne, çalışıyorsa evladının kreş parasına yetemiyor Sayın Cumhurbaşkanım.
BU KARNE SİZİ SANDIĞA GÖMER
Bu ülke sizin. Yiyebildiğiniz yemek ortada. Yaptığınız simit hesabı ortada. Hazine ortada, faiz ortada. Enflasyon ortada, siz de ortadasınız. Bu karne sizi önümüzdeki seçim sandığa gömer Sayın Cumhurbaşkanım. Eskiden diyordunuz ki oy verecek parti mi var, oy verecek adam mı var? Şimdi oy verecek parti, oy verecek adam var Sayın Cumhurbaşkanım. AK Parti'nin verip de tutamadığı sözleri de tutarız. Milliyetçi Hareket Partisi'nin yapmak zorunda olduğu halde yapamadıklarını da yaparız. Cumhuriyeti ikinci yüzyılda parlatırız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.