İşte 30 maddeden oluşan infaz düzenlemesinin tam metni

İşte 30 maddeden oluşan infaz düzenlemesinin tam metni
TBMM'ye gelen infaz düzenlemesi kanun teklifinin tam metni sonunda elimize geçti. İşte kanun teklifinin tam metni.

Son dakika: İşte infaz düzenlemesinin tam metni.

İnfaz düzenlemesi sonunda TBMM'ye geldi. Meclise gelen düzenleme ile infazda birçok değişiklik öngörülürken Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tam metni şu şekilde karşımıza çıkıyor:

GENEL GEREKÇE

Temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuki güvenliğin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştmlması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi, yargıya güvenin artırılması ve insan odaklı hizmet anlayışının geliştirilmesi, günümüzde ana ilke ve değerler olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde 2002 yılından günümüze kadar aralıksız bir şekilde süregelen reform iradesi de bu ilke ve değerlerin geliştirilmesinin somut bir tezahürüdür.

2009, 2015 ve 2019 yıllarında açıklanan yargı reformu strateji belgeleriyle reform çalışmaları ivme kazanmıştır. Katılımcı bir anlayışla, uygulayıcı hâkim ve savcıların, baro temsilcilerinin, akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşları ile birçok paydaşın görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 23 Ocak 2025 tarihinde açıklanan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesinde "Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı" hedefi doğrultusunda "hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi" vizyonu ön plana çıkarılmıştır.

Önceki reform belgelerinin devamı ve tamamlayıcısı durumunda olan 2025-2029 dönemini kapsayan ve 5 amaç, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı yeni reform strateji belgesiyle, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının daha da güçlendirilmesi, hukuki güvenliğin kuvvetlendirilmesi, yargılamalarm makul sürede tamamlanması, çözüm merkezli ve öngörülebilir bir adalet sisteminin oluşturulması, yargılama usullerinin sadeleştirilerek verimliliğin artmiması, yargıya ilişkin güven ve memnuniyetin yükseltilmesi, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarmm yaygınlaştırılması, ceza adalet sisteminin etkinlik ve caydırıcılığının tahkim edilmesi hedeflenmiştir.

4. Yargı Reformu Strateji Belgesi esas alınarak hazırlanan bu Kanun Teklifiyle, doğrudan insan hayatına dokunan yenilik, uygulama ve düzenlemelerin hayata geçirilmesi öngörülmektedir

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 1 inci maddesinde, kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığım ve çevreyi, toplum barışım korumak ve suç işlenmesini önlemek Kanunun amaçları arasında sayılmıştır. Buna göre, toplumsal barışı korumak ve yeni suçların işlenmesini önlemek bakımından ceza kanunları önemli bir görev ifa etmektedir.

Suçlar için öngörülen ceza miktarı, ceza hukukunun evrensel temel ilkeleri ve Anayasanın konuya ilişkin kurallarına aykırı olmamak kaydıyla, ülkenin sosyal ve kültürel yapısı, ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın gereksinimleri göz önüne alınarak belirlenen ceza politikasına göre düzenlenmektedir. Bu bağlamda, hangi suça ne ölçüde yaptırım uygulanacağı ve hangi hallerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edileceği Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirindedir

Ceza hukuku, suç faillerine işlediği fiilin ağırlığına göre belirli bir yaptınm uygulamak suretiyle yeniden suç işlenmesini önlemeyi ve toplumun suçtan korunmasını amaçlamaktadır. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere, hukuk devletinde yer alan ceza hukuku kurallan önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, adil ve orantılı olmalıdır. Suç ile ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının belirlenmesinde; bu ihlalin toplumda yarattığı infial ve etki, kişiler üzerinde oluşturduğu tehlike, zarar verenin kişiliği ile verilen zarann azlığı veya çokluğu, suçun işlenme oramndaki artış veya azalma gibi faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir.

Şiddet, sosyal hayatta farklı şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. Kişilerin fiziksel şiddete maruz kalmadan hayatlarım devam ettirmesi, toplumsal huzurun sağlanması bakımından önem arz etmektedir. Birçok ulusal strateji belgesinde yer verildiği üzere şiddetin her türlüsüyle sıfır tolerans ilkesi çerçevesinde mücadele edilmesi gerekmektedir. Şiddet fiilleriyle mücadele etmenin en önemli yöntemlerinden biri de etkili bir ceza hukuku korumasımn sağlanmasıdır. Bu kapsamda, suç işlenmesini önlemek, caydırıcılığı sağlamak ve toplumsal huzuru tesis etmek amacıyla şiddet içeren bazı suçların cezalanmn artınlması öngörülmektedir

Son yıllarda trafikte kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye atan eylemlerin arttığı bilinen bir gerçektir. Nüfus ve araç sayısına bağlı olarak artan ulaşım yoğunluğu sebebiyle gerçekleşen trafik kazaları önemli sayıda kişinin ölümüne veya yaralanmasına yol açmakta; aym zamanda ciddi ekonomik zararlan da beraberinde getirmektedir. Bu durum dolaylı olarak toplumsal huzur ve düzenin bozulmasına neden olmaktadır. Toplumun büyük bir çoğunluğunım her gün içerisinde bulunduğu trafik düzeninin sağlanması; kamunun güvenliği, kişilerin yaşamı ve vücut bütünlüğü ile malvarhğımn korunması bakımından önem arz etmektedir. Bu kapsamda Teklifle, trafik düzenini bozan eylemlerle daha etkin mücadele edilmesi ve kişilerin trafikteki can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla bazı suçlann cezalarının artırılması ve unsurlarının yeniden belirlenmesi öngörülmektedir.

Bunun yam sıra toplumsal düzenin ve kişilik haklarımn korunmasına hizmet eden ceza normlarının düzenlenmesi ve yaptırıma bağlanması, arzu edilen amaca ulaşılması bakımından tek başına yeterli değildir. Suç olarak kabul edilen ve bir yaptınma bağlanan fiillerle etkili mücadelenin sağlanması aym zamanda etkili bir infaz sisteminin varlığıyla mümkün olacaktır.

nfaz hukukunda temel amaç, hüküm giymiş suç faillerinin belirlenen ceza miktarlarına göre bir süre toplumdan uzaklaştırılması ve bu suretle toplumun suç ve suçlulara karşı korunması, hükümlülerin yeniden suç işlemesinin engellenmesi, topluma kazandınimalarmm teşvik edilmesi ve kanunlara duyarlı hale gelmelerini sağlamaktır

5/4/2012 tarihli ve 6291 sayılı Kanunla 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna eklenen 105/A maddesiyle, infaz sistemimize giren ve hükümlülerin cezalarının koşullu salıverilme tarihinden önce belirli bir sürenin denetimli serbestlik altında toplum içinde infazına imkân veren yeni bir infaz rejimi kabul edilmiştir. Bu rejim, belirli şartlan taşıyan hükümlülerin, topluma uyum sağlamalarımn kolaylaştırılması ve yeniden suç işleme risklerinin azaltılması için kişiye göre belirlenmiş denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle, koşullu salıverilme tarihinden bir yıl önce ceza infaz kurumundan tahliye edilmelerini ifade etmektedir. Bu infaz rejimi vasıtasıyla hükümlülerin; yeniden suç işleme risklerinin azaltılması, sosyal hayata hazırlanmasına imkân sağlanması, tahliye şartlarına ujmmunun gerçekleştirilmesi ve toplumsal kurallara uyma becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Mevcut düzenlemeye göre, açık ceza infaz kurumlarına aynlan veya ayrılmayı hak eden her hükümlü, verilen ceza miktarına bakılmaksızın bir yıllık maktu denetimli serbestlik süresinden yararlanmaktadır. Bu durum, belli bir miktara kadar olan hapis cezaları bakımından hükümlülerin ceza infaz kurumlarında çok kısa bir süre kalmalarına neden olmaktadır.

Teklifle yapılması öngörülen düzenlemeyle, bir yıllık maktu denetimli serbestlik süresi bakımından bir değişiklik öngörülmemekle birlikte, miktanna bakılmaksızın hapis cezası alan tüm hükümlülerin aldıkları cezayla orantılı şekilde belirli bir süre ceza infaz kurumunda kalması sağlanarak, cezanın ıslah amacımn gerçekleşmesi hedeflenmektedir.

Ceza ve ceza muhakemesi hukukunda insana değer veren düşüncenin etkinlik kazanmasıyla birlikte infaz rejimlerinde hükümlünün iyileştirilmesine ve topluma yeniden kazandırılmasına yönelik birçok düzenleme yapılmıştır. Hapis cezalarının konutta, hafta sonu veya geceleyin infazı şeklinde düzenlenen özel infaz usullerinin kapsamımn dar olması, bu usullerin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Özel infaz usullerinin daha etkili uygulanmasını sağlamak amacıyla kapsamımn genişletilmesi ve koşullarının yeniden belirlenmesi gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesi tarafından hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri yönünden yeterli bir güvence sağlamadığı gerekçesiyle 1512 sayılı Noterlik Kanununun disipline ilişkin hükümleri ile kanun yolu başvurusunda karar tarihindeki parasal sınırın esas alınmasının hükmün denetlenmesini talep etme hakkına sınırlama getirdiği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun ilgili hükümleri hakkında iptal karan verilmiştir. Yine Anayasa Mahkemesince 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun bazı düzenlemelerinin iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarımn oluşturacağı hukuki boşluğun doldurulması ve uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla düzenleme yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Teklif, yukarıda açıklanan gerekçelerle hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

MADDE 1- Maddeyle, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci
fıkrasında değişiklik yapılmakta ve maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 4/12/2024 tarihli ve E: 2023/182; K: 2024/203 sayılı kararıyla,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1 inci maddesinin istinaf veya temyiz kanun
yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ilk derece mahkemesince veya bölge adliye
mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınırın esas alınmasına ilişkin hükmü
ihtiva eden ikinci fıkrasında yer alan "341 inci, 362 nci ve" ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında, kanun yoluna başvuru açısmdan parasal
değer (kesinlik sınırı) güncellenirken, dava konusu mal ya da alacağın değerinin
güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamının davanın taraflarına
yükletilmekte olduğu ve tarafların kanun yoluna başvuramamaları nedeniyle katlanacakları
külfet ile yargılamanın en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki
kamusal yarar arasındaki dengenin taraflar aleyhine bozulduğu, kişilere aşın bir külfet yükleyen
düzenlemenin hükmün denetlenmesini talep etme hakkına orantısız ve ölçüsüz bir sınırlama
getirdiği sonucuna ulaşmıştır.
Teklifle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarmca 6100 sayılı Kanunun ek 1 inci
maddesinde değişiklik yapılmakta olup, aym gerekçelerle bu maddede de düzenleme
yapılmaktadır. Buna göre kanun yoluna başvuruda dava tarihindeki parasal sımrlarm esas
alınacağı kabul edilmektedir. Islahla miktar artınmı yapılan hallerde de davamn açıldığı
tarihteki parasal sımrlar esas alınacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrası, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle birlikte uygulama kabiliyeti
kalmadığından yürürlükten kaldırılmaktadır.

MADDE 2- Maddeyle, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 125 inci maddesi
değiştirilmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 5/11/2024 tarihli ve E: 2024/185, K: 2024/178 sayılı karanyla.
Kanunun 125 ve 126 ncı maddeleri iptal edilmiş ve kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz konusu iptal kararı,
17A2/2024 tarihli ve 32755 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi; Kanunun 125 ve 126 ncı maddelerinde disiplin cezası
uygulanabilecek hâllerin sayılması ve disiplin cezalannm da gösterilmesine rağmen disiplin suç
ve cezaları arasında yeterli bağlantının kurulamadığı, disiplin cezasım gerektiren eylemin
gerçekleşmesi durumunda fiil ve hareketin niteliğine göre disiplin cezalarının verilmesinde bu
ölçütün muhataplar açısından yeterli bir hukuki güvence sağlamadığı, işlenen disiplinsizlik
eylemi ile tayin edilen disiplin cezası arasında adil bir dengenin gözetilmesini temin edecek
gerekli ve yeterli mekanizmaların bulunmadığı, verilecek disiplin cezaları bakımından keyfi
yorum ve uygulamalara karşı hukuki güvencenin sağlanamadığı gerekçeleriyle mevcut
hükümlerin iptaline karar vermiştir.
Düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararımn gerekçesi nazara alınarak madde
değiştirilmektedir.
Buna göre noterlerin sıfat ve görevlerinin gereklerine uymayan hâl ve hareketlerde
bulunduğunun tespit edilmesi üzerine, durumun niteliğine ve eylemin ağırlık derecesine göre
126 ncı maddede yazılı disiplinsizlik eylemleri ve disiplin cezaları kapsamında noterlere ceza
verileceği hüküm altına alınmaktadır.

MADDE 3- Maddeyle, 1512 sayılı Kanunun 126 ncı maddesi değiştirilmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 5/11/2024 tarihli ve E: 2024/185, K: 2024/178 sayılı karanyla.
Kanunun 125 ve 126 ncı maddeleri iptal edilmiş ve kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz konusu iptal kararı,
17/12/2024 tarihli ve 32755 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi; Kanunun 125 ve 126 ncı maddelerinde disiplin cezası
uygulanabilecek hâllerin sayılması ve disiplin cezalarımn da gösterilmesine rağmen disiplin suç
ve cezalan arasında yeterli bağlantının kurulamadığı, disiplin cezasını gerektiren eylemin
gerçekleşmesi durumunda fiil ve hareketin niteliğine göre disiplin cezalarımn verilmesinde bu
ölçütün muhataplar açısından yeterli bir hukuki güvence sağlamadığı, işlenen disiplinsizlik
eylemi ile tayin edilen disiplin cezası arasında adil bir dengenin gözetilmesini temin edecek
gerekli ve yeterli mekanizmaların bulunmadığı, verilecek disiplin cezaları bakımından keyfi
yorum ve uygulamalara karşı hukuki güvencenin sağlanamadığı gerekçeleriyle mevcut
hükümlerin iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararımn gerekçesi nazara alınarak maddede değişiklik
yapılmaktadır.
Düzenlemeyle, disiplinsizlik olarak nitelenen eylemlere uygulanacak cezalar; uyarma,
kınama, para cezası, geçici olarak işten çıkarma ve meslekten çıkarma olarak belirlenmekte ve
bu cezalan gerektiren fiiller ayrı ayrı gösterilmektedir. Meslekten çıkarma hariç diğer disiplin
cezalannda, nitelik ve ağırlık itibarıyla maddede belirtilen eylemlere benzer eylemlerde
bulunma hâli de ilgili disiplin cezasını gerektiren eylem olarak tanımlanarak, bu tür eylemlerin
cezasız kalmasımn engellenmesi amaçlanmaktadır.
Yapılan düzenlemeyle, disiplinsizlik eylemi ile tayin edilen disiplin cezası arasında adil
bir dengenin kurulması sağlanarak kanunilik ilkesinin gereği yerine getirilmektedir.

MADDE 4- Maddeyle, 1512 sayılı Kanunun 127 nci maddesi değiştirilmektedir.
Düzenlemeyle, bir üst veya alt derece disiplin cezası uygulanabilecek hâller ile disiplin
soruşturmasında uygulanacak zamanaşımı süreleri belirlenmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenleme uyarınca, hakkında herhangi bir disiplin
cezası verilen noterin bu cezanın kesinleşme tarihinden itibaren beş yıl içinde disiplin cezası
verilmesini gerektiren yeni bir fiil işlemesi hâlinde, bu fiil için Kanunda öngörülen disiplin
cezasının bir derece ağır olanı uygulanacaktır. Yapılan düzenlemeyle, disiplin cezasının
caydıncıhğımn etkisinin daha güçlü bir şekilde sağlanması amaçlanmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre ilk defa disiplin cezası verilmesini gerektiren bir fiil
işleyen ve geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu olan notere, meslekten çıkarma
cezasını gerektiren durumlar hariç olmak üzere, verilecek disiplin cezasından bir derece hafif
olanı uygulanabilecektir. Böylelikle noterin geçmiş hizmetlerindeki olumlu tutum ve
davranışlanmn uygulanacak disiplin cezasına müspet etki etmesi sağlanmaktadır.
Maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarıyla, hukuki belirlilik ilkesinin hayata
geçirilmesini sağlamak ve noterlerin süresiz bir şekilde disiplin cezası tehdidi altında
kalmalarını önlemek amacıyla zamanaşımı süreleri düzenlenmektedir.

MADDE 5- Teklifle 1512 sayılı Noterlik Kanununun 125 ve 126 ncı maddelerinde
yapılması öngörülen düzenlemelere uyum sağlamak amacıyla Kanunun 157 nci maddesi
yürürlükten kaldırılmaktadır.

MADDE 6- Teklifle Kanunun 126 ncı maddesinde yapılması öngörülen düzenlemeye
uyum sağlamak amacıyla maddede değişiklik yapılmaktadır.

MADDE 7- Maddeyle, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun ek 1 inei
maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 11/2/2025 tarihli ve E: 2025/39; K: 2025/35 sayılı karanyla,
idari Yargılama Usulü Kanununun ek 1 inci maddesinin istinaf veya temyiz kanun yoluna
başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ilk derece mahkemesince veya bölge idare
m^emesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sımrm esas alınmasına ilişkin hükmü
ihtiva eden ikinci fıkrasında yer alan "45 inci ve 46 ncı maddeler uyarınca istinaf veya temyiz
yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ise ilk derece mahkemesi veya bölge idare
mahkemesince nihai kararın verildiği" ibaresinin iptaline ve kararın Resmî Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz
konusu iptal kararı, 6/3/2025 tarihli ve 32833 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında, kanun yoluna başvuru açısından parasal
değer (kesinlik sınırı) güncellenirken, dava konusu mal ya da alacağın değerinin
güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamımn davanın taraflarına
yükletilmekte olduğu ve tarafların kanun yoluna başvuramamaları nedeniyle katlanacakları
külfet ile yargılamamn en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki
kamusal yarar arasındaki dengenin taraflar aleyhine bozulduğu, kişilere aşırı bir külfet yükleyen
düzenlemenin hükmün denetlenmesini talep etme hakkına orantısız ve ölçüsüz bir sınırlama
getirdiği sonucuna ulaşmıştır.
Anayasa Mahkemesinin gerekçeleri doğrultusunda maddenin ikinci fıkrasında
değişiklik yapılarak, idari yargıda istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilecek kararların
belirlenmesinde davanın açıldığı tarihteki parasal sınırların esas alınacağına ilişkin düzenleme
yapılmaktadır. Belirtmek gerekir ki, miktar artırımı yapılan uyuşmazlıklarda da kanun yollarına
başvurulabilecek kararların belirlenmesinde davamn açıldığı tarihteki parasal smırlarm esas
alınacağı hususunda kuşku bulunmamaktadır. Fıkrada yapılan değişiklikle birlikte uygulama
kabiliyeti kalmayan son cümleye yer verilmemiştir.

MADDE 8- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinin ikinci
fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.
Suça teşebbüs, elverişli hareketlerle kastedilen suçun icrasına başlamp da failin elinde
olmayan nedenlerle suçun tamamlanamaması olarak tammlanmaktadn. Tanımdan da
anlaşıldığı üzere fail suç işleme iradesini ortaya koymuş ve suçun icrasına başlaımştır. Suçun
tamamlanmamış olması ise failin iradesi dışında gerçekleşen bir durumdur. Ceza hukukunda
teşebbüsün cezalandırılma sebebi, failin suç işleme iradesini dışa vurması ve bu iradesini icrai
boyuta taşıyarak suçla korunan hukuki menfaatin ihlal edilmesidir. Bu çerçevede tamamlanmış
suçlar ile teşebbüs aşamasında kalmış suçlar bakımından verilecek cezalar arasında ölçülü bir
farkın bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı Kanunda da suça teşebbüs, cezada indirim
yapılmasım gerektiren bir hal olarak kabul edilmiştir.
Düzenlemeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan cezaların alt ve
üst sınırlarında Teklifle yapılan artırıma uyum sağlanması amacıyla, suça teşebbüs halinde faile
ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezaları yerine verilecek süreli hapis cezasımn alt ve
üst sımnnda artırım yapılmaktadır. Böylelikle, suç ve cezalar arasındaki ölçülülük ve
orantılılığm korunması ile ceza adaletinin sağlanması yanında suçla daha etkin mücadele
edilmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 9- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinde değişiklik
yapılmaktadır.
Kişinin dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığı, insanın toplum içinde saygınlığını
ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini mümkün kılan kişilik haklarından olup, Anayasamn 17 nci
maddesinde koruma altına alınmıştır. Düzenlemeyle, vücut dokunulmazlığına karşı suçlardan
olan kasten yaralama suçuyla daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığm sağlanması
amacıyla kasten yaralama suçuna ilişkin ceza miktarlarında artış yapılmaktadır.

MADDE 10- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinde değişiklik
yapılmaktadır.
Düzenlemeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinde Teklifle yapılan değişikliğe
uyum sağlanması amacıyla kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri
bakımından ceza artırımı öngörülmektedir. Böylelikle, suç ve cezalar arasındaki ölçülülük ve
orantılılığm korunması ile ceza adaletinin sağlanması yamnda suçla daha etkin mücadele
edilmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 11- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, bir kişiyi malvarlığı itibarıyla büyük
bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit eden faile verilecek
hapis cezasının alt sınırı bir aydan iki aya çıkarılmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, tehdit suçunun nitelikli hallerinin
işlenmesi halinde failin alacağı hapis cezasının üst sımrı artırılmaktadır.
Böylelikle, tehdit suçuyla daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması
amaçlanmaktadır.

MADDE 12- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 170 inci maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
5237 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendiyle, kişilerin hayatı,
sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya
panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etmek fiili suç olarak kabul edilmiştir. Bu fiilin yaptırıma
bağlanması suretiyle kişilerin korku, kaygı ve panikten uzak, huzurlu bir hayat sürmeleri
amaçlanmıştır.
23/1/2008 tarihli ve 5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun
ile Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkmda Yönetmeliğin ilgili hükümlerinde tanımlanan,
toplumda kurusıkı olarak bilinen ve görünüm itibarıyla gerçek silahtan ayırt edilmesi oldukça
zor olan ses ve gaz fişeği atabilen silahların sayısında son yıllarda ciddi artış olduğu
görülmektedir. Gerçek silahtan ayırt edilmesi güç olan bu silahların kullanımındaki artış,
kişilerin korku, kaygı ve panikten uzak bir hayat sürmelerine yönelik tehlike oluşturabilmekte
ve kişilerin huzurunun bozulması sonucunu doğurabilmektedir.
Türk Ceza Kanununun "Tanımlar" başlıklı 6 ncı maddesinde yer alan silah tammmdan
dolayı ses ve gaz fişeği atabilen silahlarla ateş etmek fiili bu madde kapsamında
değerlendirilmemekte ve ceza verilememektedir. Sadece 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
kapsamında idari yaptırım uygulanabilmektedir.
Maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde yapılan değişiklikle, ses ve gaz fişeği atabilen
silahlar da suçun kapsamına alınmakta, böylelikle kişilerde korku, kaygı veya panik
yaratabilecek tarzda bu silahlarla ateş etmek fiilinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, birinci fıkrada belirtilen suçla daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın
sağlanması amacıyla hapis cezasımn alt ve üst smırınm artırılması öngörülmektedir.
İnsanların toplu olarak bulunduğu nişan merasimi, düğün töreni, asker uğurlaması,
konser etkinliği, spor müsabakası, çarşı, pazar ve meydan gibi yerlerde genel güvenliğin kasten
tehlikeye sokulması suçunun işlenmesi, izdiham başta olmak üzere birçok olumsuz durumun
meydana gelmesine sebebiyet verebilmektedir. Bu gibi durumlar, yaralanma ve ölüm vakaları
gerçekleşmese bile toplumsal huzurun bozulmasına neden olabilmektedir.
Maddeye eklenen ikinci fıkrayla, birinci fıkrada tanımlanan genel güvenliğin kasten
tehlikeye sokulması suçunun, kişilerin toplu olarak bulımduklan yerlerde işlenmesi halinde
verilecek cezamn yarısından bir katına kadar artırılacağı kabul edilmektedir.

MADDE 13- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinde değişiklik
yapılmaktadır.
Ülkemizde trafik kazaları birçok kişinin ölümüne veya yaralanmasına yol açmakta; aynı
zamanda ciddi ekonomik zararları da beraberinde getirmektedir. Ayrıca, nüfus ve araç sayısına
bağlı olarak artan ulaşım yoğunluğu sebebiyle kaza ve kayıplar her geçen gün artmaktadır.
Trafik terörü ile mücadelenin birçok farklı yöntemle yapılması mümkündür. Bilimsel
araştırmalara göre bunlar; yaptırımın caydırıcılığı, toplumun sürekli bilinçlendirilmesi ile
denetimlerin etkinliği ve görünürlüğü gibi faktörlerdir.
Hukuki bir yararın korunmasının son aşaması, ihlâlin ceza hukuku yaptırımına
bağlanması şeklinde gerçekleşmektedir. İdari yaptırımların uygulanması suretiyle haksızlık
içeriği karşılanamayan bazı fiiller cezai yaptırıma bağlanarak trafik güvenliğinin sağlanmasına
dair kamusal yarar en üst düzeyde himaye edilmek istenmektedir.
Bu kapsamda düzenlemeyle, trafik güvenliğinin tesisine katkı sağlaması amacıyla
maddenin sıklıkla ihlal edilen ikinci fıkrasında yer alan hapis cezasının alt sımrı artırılmaktadır.
Ayrıca maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle
ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına
rağmen araç kullanan kişiye verilecek ceza müstakil olarak belirlenmekte ve suçla daha etkin
mücadele edilebilmesi amacıyla suçun cezası artırılmaktadır.

MADDE 14- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
Suçun madde başlığı değiştirilmek suretiyle madde içeriğinde yapılan değişikliklere
uyum sağlanması amaçlanmaktadır.
Her toplumda, kişi, mal ve hizmetlerin, kesintisiz, güvenli ve hızlı dolaşımının
sağlanması hayati önem taşımaktadır. Ulaşım araçları da insanların seyahat hürriyetini sağlayan
unsurlann başında gelmektedir. Ulaşım yolları ve araçları ile araçları kullanan ve seyahat eden
kişilerin güvenliğini sağlamak. Devletin temel görevleri arasındadır.
Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davramşla ulaşım araçlarına
ve dolayısıyla kişilere yapılan müdahaleler, ulaşım güvenliğini zedelemekte ve kişilerin seyahat
hürriyetine engel oluşturmaktadır. Aynca, son dönemde trafikte çıkan tartışmalar ve akabinde
ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesine veya durmasına neden olan eylemler, hem trafik
güvenliğini tehlikeye sokmakta hem de kişilerin yaralanmasına ve hatta ölümlerine sebebiyet
verebilmektedir.
Maddenin birinci ve üçüncü fıkralarında yapılan değişiklikle, cebir veya tehdit kullanma
fiilleri, suçun unsuru olmaktan çıkanimakta ve böylelikle bu fiiller bakımından gerçek içtima
hükümlerinin uygulanması öngörülmektedir. Dolayısıyla, hukuka aykırı bir davranışla ulaşım
aracının hareketinin engellenmesi, kaçırılması veya alıkonulması, bu suçun işlenmesi için
yeterli olacaktır.
Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle, ulaşım araçlarımn hareketinin
engellenmesi, kaçırılması veya alıkonulması suçunun işlenmesi amacıyla veya sırasında başka
bir suçun işlenmesi halinde kişilerin ayrıca bu suçlardan cezalandırılması sağlanmaktadır. Buna
göre, bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama, tehdit, mala zarar verme, kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma veya başka bir suçun işlenmesi halinde faile hem 223 üncü
maddede düzenlenen suçtan hem de işlediği diğer suçlardan ayrı ayn ceza verilecektir.
Ayrıca, maddenin dördüncü fıkrasında yapılan düzenlemeye uyum sağlamak amacıyla
maddenin beşinci fıkrası yürürlükten kaldmlmaktadır
MADDE 14- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
Suçun madde başlığı değiştirilmek suretiyle madde içeriğinde yapılan değişikliklere
uyum sağlanması amaçlanmaktadır.
Her toplumda, kişi, mal ve hizmetlerin, kesintisiz, güvenli ve hızlı dolaşımının
sağlanması hayati önem taşımaktadır. Ulaşım araçları da insanların seyahat hürriyetini sağlayan
unsurlann başında gelmektedir. Ulaşım yolları ve araçları ile araçları kullanan ve seyahat eden
kişilerin güvenliğini sağlamak. Devletin temel görevleri arasındadır.
Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davramşla ulaşım araçlarına
ve dolayısıyla kişilere yapılan müdahaleler, ulaşım güvenliğini zedelemekte ve kişilerin seyahat
hürriyetine engel oluşturmaktadır. Aynca, son dönemde trafikte çıkan tartışmalar ve akabinde
ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesine veya durmasına neden olan eylemler, hem trafik
güvenliğini tehlikeye sokmakta hem de kişilerin yaralanmasına ve hatta ölümlerine sebebiyet
verebilmektedir.
Maddenin birinci ve üçüncü fıkralarında yapılan değişiklikle, cebir veya tehdit kullanma
fiilleri, suçun unsuru olmaktan çıkanimakta ve böylelikle bu fiiller bakımından gerçek içtima
hükümlerinin uygulanması öngörülmektedir. Dolayısıyla, hukuka aykırı bir davranışla ulaşım
aracının hareketinin engellenmesi, kaçırılması veya alıkonulması, bu suçun işlenmesi için
yeterli olacaktır.
Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle, ulaşım araçlarımn hareketinin
engellenmesi, kaçırılması veya alıkonulması suçunun işlenmesi amacıyla veya sırasında başka
bir suçun işlenmesi halinde kişilerin ayrıca bu suçlardan cezalandırılması sağlanmaktadır. Buna
göre, bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama, tehdit, mala zarar verme, kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma veya başka bir suçun işlenmesi halinde faile hem 223 üncü
maddede düzenlenen suçtan hem de işlediği diğer suçlardan ayrı ayn ceza verilecektir.
Ayrıca, maddenin dördüncü fıkrasında yapılan düzenlemeye uyum sağlamak amacıyla
maddenin beşinci fıkrası yürürlükten kaldmlmaktadır

MADDE 15- Maddeyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinde
düzenleme yapılmaktadır.
Teklifle, Türk Ceza Kanununun 170 inci maddesinin ikinci fıkrasında genel güvenliğin
kasten tehlikeye sokulması suçunun kişilerin toplu olarak bulunduklan yerlerde işlenmesi,
nitelikli hal olarak düzenlenmektedir. Değişiklikle, 170 inci maddenin ikinci fıkrasında
düzenlenen bu suçun seri muhakeme usulünün kapsamı dışında tutulması sağlanmaktadır.

MADDE 16- Maddeyle, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenleme yapmak suretiyle çocuk
hükümlülerin cezalarının infazına çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında başlanması akabinde
çocuk eğitimevlerine gönderilmesi sağlanmaktadır.

MADDE 17- Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
Teklifle, 5275 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde düzenleme yapmak suretiyle çocuk
hükümlülerin cezalannm infazına çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında başlanması yönünde
hüküm getirilmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, çocuk hükümlülerin çocuk kapalı
ceza infaz kurumundan çocuk eğitimevine ayrılmalarına 89 uncu madde uyarınca yapılan iyi
hâl değerlendirmesi sonucunda karar verileceği kabul edilmektedir. Ayrıca, çocuk eğitimevine
ayırmaya ilişkin olarak tutum ve davramşları olumsuz değerlendirilen çocuk hükümlülerin
yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süresinin altı ayı geçemeyeceği düzenlenmektedir. Bu
süre, yönetmelikle belirlenecektir.
Maddeye eklenen dördüncü fıkrayla, doğrudan çocuk eğitimevlerinde yerine getirilecek
cezalar belirlenmektedir. Buna göre kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az, taksirli
suçlardan ise toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olan çocuk
hükümlülerin cezaları doğrudan çocuk eğitimevlerinde yerine getirilecektir.
Maddeye eklenen beşinci fıkrayla, çocuk eğitimevlerinde bulunan çocuk hükümlülerin
hangi hallerde çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına gönderileceği düzenlenmektedir.
Maddeye eklenen altıncı fıkrayla, bazı şartları taşıyan çocuk tutuklulann çocuk
eğitimevlerinde barmdınlabilmelerine imkân tamnmaktadır. Düzenlemeyle, tehlikeli hâlde
bulunan, delil karartma tehlikesi olan, soruşturmanın veya kovuşturmamn amacım ya da
tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına olanak verecek davranışlarda
bulunan çocuk tutuklular hariç olmak üzere, üst sımn onbeş yıl veya daha az hapis cezasım
gerektiren suçlarda çocuk tutuklulann idare ve gözlem kurulu kararı ve infaz hâkiminin
onayıyla çocuk eğitimevlerinde banndınlabilmesine imkân sağlanmaktadır. Aynca, çocuk
eğitimevlerinde barındırılma şartlarını kaybeden çocuk tutukluların, idare ve gözlem kurulu
kararıyla kapalı ceza infaz kurumlarına gönderileceği kabul edilmektedir.
Maddeye eklenen yedinci fıkrayla, çocuk hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre,
çocuk eğitimevlerine ayrılıp ayrılmamalarına, çocuk eğitimevlerinde geçirecekleri sürelere,
çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan çocuk eğitimevlerine
alınmalarına, doğrudan çocuk eğitimevlerine alınanların çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına
gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esasların yönetmelikte gösterileceği kabul
edilmektedir.

MADDE 18- Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasında
düzenleme yapılmaktadır.
Mevcut düzenlemeye göre, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan
ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâili hükümlülerin talebi hâlinde,
cezalanmn koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri
uygulanmak suretiyle infazma, infaz hâkimi tarafından karar verilebilmektedir.
Açık ceza infaz kurumlarına ayrılan veya ayrılmaya hak kazanan her hükümlü, ceza
miktarına bakılmaksızın bir yıllık maktu denetimli serbestlik süresinden eşit miktarda
yararlanmaktadır. Bu durum, ceza miktan az olan hükümlülerin ceza infaz kurumunda kısa bir
süre kalması sonucunu doğurmakta ve cezanın önleyici fonksiyonunu zayıflatmaktadır.
Yapılması öngörülen düzenlemeyle, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk
eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâili bir
hükümlünün, denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilmesi için koşullu salıverilme tarihine
kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda
geçirmiş olması zorunlu hale getirilmektedir. Belirtmek gerekir ki hükümlünün ceza infaz
kurumunda geçireceği süre, hiçbir şekilde beş günden az olmayacaktır.
Böylelikle, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlannda geçirilmesi gereken sürenin
onda birini açık veya kapalı ceza infaz kurumunda geçiren iyi hâili bir hükümlünün cezasının
koşullu salıverilme tarihine kadar olan bir yıllık kısmı, toplum içinde denetimli serbestlik
tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebilecektir. Bir yıllık maktu denetimli serbestlik süresi
bakımından herhangi bir değişiklik öngörülmemektedir.
Düzenlemeyle, hükümlülerin belirli bir süre ceza infaz kurumunda kalması sağlanarak
cezanın etkinliğinin daha da artırılması amaçlanmaktadır.

MADDE 19- Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesinde değişiklik
yapılmaktadır.
Dünyanın birçok ülkesinde hükümlülerin mahkûm oldukları hapis cezalarının bir kısmı
ceza infaz kurumlarında, kalan kısmı ise topluma uyum sağlamaları amacıyla ceza infaz
kurumları dışında infaz edilmektedir. Şartlı tahliye ya da koşullu salıverilme olarak
nitelendirilen bu müessese, ülkelerin ceza ve infaz politikalarma göre farklı koşul ve sürelerle
uygulanmaktadır. Örneğin, İngiltere, Finlandiya, İtalya ve Polonya'da kural olarak hapis
cezalarımn yarısı ceza infaz kurumlannda infaz edilmekte iken, bu oran Belçika'da üçte bire
kadar düşmektedir.
Ülkemizde kural olarak hapis cezalarının yarısı, bazı suçlar bakımından ise üçte ikisi
veya dörtte üçü ceza infaz kurumunda infaz edilmektedir. Bununla birlikte, ikinci defa tekerrür
hükümlerinin uygulanması durumunda hükümlü, cezasının tamamım ceza infaz kurumunda
infaz etmekte ve koşullu sahverilmemektedir. Bu durum, verilen cezamn neticeleri bakımından
adaletsiz bir sonuç doğurduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, maddenin üçüncü fıkrasıyla ikinci
defa tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülere koşullu salıverilme
imkânı tamnması nedeniyle infaz adaletinin sağlanması ve hakkaniyete uygun bir sonucun
ortaya çıkması amacıyla ikinci defa mükerrirler hakkında ikinci fıkra hükümlerinin
uygulanmayacağı kabul edilmektedir. Böylelikle ikinci defa tekerrür halinde koşullu
salıverilme süresinin hesaplanması bakımından ikinci fıkra hükümleri dikkate alınmayacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle, hakkında ikinci defa tekerrür
hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülerin dış dünyaya uyum sağlamaları ve
rehabilite edilerek yeniden suç işlemelerinin önlenmesi amacıyla koşullu sahverilebilmelerine
imkân tanınmaktadır. Değişiklikle, bu hükümlülerin koşullu salıverilmesi bakımından birinci
fıkradaki koşullu salıverilme sürelerinin esas alınacağı ancak, süreli hapis cezalan bakımından
koşullu salıverilme oranının dörtte üç olarak uygulanacağı kabul edilmektedir. Buna göre.
ikinci defa tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasının otuzdokuz yıhmn, müebbet hapis eezasmm otuzüç yılımn, birden fazla süreli hapis
cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki yılının, süreli hapis cezasının ise dörtte üçünün
infaz kurumunda iyi hâili olarak infaz edilmesi durumunda koşullu salıverilmeden
yararlanılabilecektir.
Belirtmek gerekir ki, koşullu salıverilme süresi geldiğinde hükümlünün tutum ve
davramşlan değerlendirilecek ve olumlu ise hükümlü koşullu salıverilmeden faydalanabilecek,
aksi halde hapis cezasının infazına devam edilecektir. Hükümlünün tutum ve davranışlarının
değerlendirilmesi ise 89 uneu maddeye göre yapılacaktır. Hükümlü, ceza infaz kurumlarının
düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarım iyi niyetle kullanıp
kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme
programlanna göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura
veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu
tarafından değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Hükümlünün tutum ve davramşlarımn
değerlendirilmesinde, infazın tüm aşamalannda katıldığı iyileştirme ve eğitim-öğretim
programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap
okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla
olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum
bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalan dikkate almacaktır.
Yapılan değişiklikle, ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere koşullu
sahverilebilme imkâm tamndığı için bu hükümlüler bakımından 107 nei ve 108 inci maddenin
ilgili diğer hükümlerinin uygulanabilmesi söz konusu olacaktır.
Düzenlemeyle, hapis cezalarımn infazında adaletli bir sonuca ulaşılması
hedeflenmektedir.

MADDE 20- Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, geceleyin infaz ile hafta sonu infaz
bakımından geçerli süre sımrı, kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle öldürme suçu hariç olmak
üzere taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl olarak belirlenmektedir. Ayrıca, hafta sonu infaz
usulünün, hükümlünün iş yaşamı ve ailevi durumu ile ceza infaz kurumlarının düzen ve
işleyişine göre ceza infaz kurumu tarafından, süresi aynı olmak koşuluyla hafta içi günlerde de
uygulanabilmesine imkân tamnmaktadır.
Maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yapılan değişiklikle, konutta infaz
usulünün kapsamı genişletilmektedir. Üçüncü fıkrada yapılan düzenlemeyle, hastalık veya
engellilik nedeniyle cezanın konutta çektirilmesine ilişkin karar verme ve denetim usulü açıkça
belirlenmektedir.
Maddenin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, cezamn özel infaz usulüne göre
çektirilmesine karar verilenler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı
hükümlerinin uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır. Belirtmek gerekir ki, yedinci fıkranın
uygulandığı durumlarda 105/A maddesinin uygulanması söz konusu olamayacaktır.
Maddenin yedinci fıkrasında yapılan değişiklikle, özel infaz usulünün gereklerine geçerli
bir mazereti olmaksızm uymayan hükümlülerin cezalarımn infazına, infazın geldiği aşama
dikkate alınarak genel hükümlere göre ceza infaz kurumlarmda devam olunacağı
düzenlenmektedir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasında yapılan değişiklikle, denetimli serbestliğin
uygulanmasına ilişkin olarak belirli yükümlülükleri yerine getirmeyen hükümlülerin özel infaz
usullerinden faydalanamayacağı kabul edilmektedir.
Düzenlemeyle, çocukların ve kadınların lehine olacak şekilde penoloji bilimine uygun
olarak özel infaz usullerinin kapsamı genişletilmektedir.

MADDE 21- Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin sekizinci
fıkrasında düzenleme yapılmaktadır.
Teklifle ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere koşullu sahverilebilme
imkâm tamnmasma yönelik olarak 108 inci maddede yapılması öngörülen değişikliğe uyum
sağlamak amacıyla maddenin sekizinci fıkrasmda değişiklik yapılmaktadır. Böylelikle,
uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi ve hapis cezalarımn infazında adaletli bir
sonuca ulaşılması hedeflenmektedir.

MADDE 22- Maddeyle, 5275 sayılı Kanuna geçici bir madde eklenmektedir.
Teklifle, 105/A maddesinde yapılması öngörülen düzenlemeyle, açık ceza infaz
kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az
süre kalan iyi hâili bir bükümlünün, denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilmesi için
koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda
birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması zorunlu bale getirilmektedir. Geçici maddeyle,
105/A maddesinde yapılan bu düzenlemenin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
işlenen suçlar bakımından uygulanmayacağı kabul edilmektedir.

MADDE 23- Maddeyle, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun
2 nci maddesinde düzenleme yapılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer
alan "içeriğin çıkarılmasf'na ilişkin düzenlemeyi 11/10/2023 tarihli ve E: 2020/76; K: 2023/172
sayılı karanyla iptal etmiştir. Söz konusu karar, 10/1/2024 tarihli ve 32425 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanmıştır.
5651 sayılı Kanunun ilgili bükümleri ile Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararının
gerekçeleri dikkate alınmak suretiyle düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu
kapsamda, maddenin birinci fıkrasımn (ö) bendinde yer alan tamm yeniden düzenlenmekte ve
içeriğin çıkarılması, sunuculardan veya banndınlan içerikten çıkarılması yerine internet
ortammdan çıkaniması şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle bu tedbir uygulandığında
söz konusu içerikler, gerektiği durumda geri döndürülebilir şekilde internet ortammdan
çıkarılacaktır.
Maddenin birinci fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklikle, uyarı yönteminin kapsamı
netleştirilmektedir. Buna göre uyan yönteminin, ilk bakışta ihlalin anlaşıldığı durumlar
bakımından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu veya baklarımn ihlal edildiğini iddia eden
kişiler tarafından doğrudan ilgili içerik ve/veya yer sağlayıcıyı haberdar etmeye yönelik olarak
yapılan bildirim olduğu kabul edilmektedir.

MADDE 24- Maddeyle, 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde düzenleme
yapılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer
alan "içeriğin çıkarılması"na ilişkin düzenlemeyi 11/10/2023 tarihli ve E: 2020/76; K: 2023/172
sayılı kararıyla iptal etmiştir. Söz konusu karar, 10/1/2024 tarihli ve 32425 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanımştır.
5651 sayılı Kanunun ilgili bükümleri ile Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararının
gerekçeleri dikkate alınmak suretiyle düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu
kapsamda. Teklifle 2 nci maddenin birinci fıkrasımn (ö) bendinde yer alan tamm yeniden
düzenlenmekte ve içeriğin çıkarılması, sunuculardan veya barındırılan içerikten çıkarılması
yerine internet ortammdan çıkarılması şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle bu tedbir
uygulandığında söz konusu içerikler, gerektiği durumda geri döndürülebilir şekilde internet
ortamından çıkarılacaktır. Yapılması öngörülen düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin söz
konusu kararının gerekçeleri doğmltusımda maddenin dördüncü, dokuzuncu ve onbirinci
fıkralarında değişiklik yapılmaktadır.

MADDE 25- Maddeyle, 5651 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilen 9 uncu maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmektedir.
Anayasa Mahkemesi 11/10/2023 tarihli ve E: 2020/76; K: 2023/172 sayılı kararıyla 9
uncu maddeyle ifade özgürlüğüne getirilen müdahalenin hukuki güvenlik ve belirlilik ölçütleri
bağlamında birtakım tereddütlere yol açtığım ve kapsamı ile sımrlanmn belirli olmadığını
belirterek maddenin iptaline karar vermiştir. Söz konusu karar, 10/1/2024 tarihli ve 32425 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Maddeyle, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararının gerekçesi ile internet
ortamında özellikle kasıtlı yapılan paylaşımlar sonucunda gelir elde edilen özel iş modellerinin
varlığı, kullamcılarm tespitinin teknolojinin gelişmesiyle birlikte zorlaşması, kişilik haklarına
saldın niteliğini haiz paylaşımların kolaylıkla ve sıklıkla yapılabilmesi gibi hususlar birlikte
değerlendirilmek suretiyle en az suçla mücadeleye eşdeğer ölçüde hukuki mücadele araçlarının
tesis edilmesinin gerekliliği doğrultusunda düzenleme yapılmaktadır.
Maddeyle, yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler
tarafından içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi amacıyla sulh ceza hâkimliğine
başvurulabileceği ve sulh ceza hâkımliğince, ayrmtılı bir inceleme yapılmasına gerek
olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması
ve/veya erişimin engellenmesi kararı verileceği kabul edilmektedir. Buna göre sulh ceza
hâkimliği, ilk bakışta ihlal doktrini uyarınca ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği durumlarda
kademeli olarak içeriğin çıkaniması ve/veya erişimin engellenmesi karan verecek, ayrmtılı bir
inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılamadığı hâllerde ise başvuruyu
reddedecektir.
Düzenlemeyle, sulh ceza hâkimliklerince verilen kararlara karşı 5271 sayılı Kanun
hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebileceği kabul edilmektedir. Bununla birlikte, kararma
itiraz edilen hâkim veya itirazı incelemeye yetkili merciin gerekli görmesi halinde taraflan
dinleyebilmesine de imkân tamnmaktadır.
Diğer yandan, içeriğin çıkarılması kararlarının etkili şekilde uygulanabilmesi
bakımından kullamcı tabanlanmn genişliği ve kişilik haklannm korunmasındaki kritik rolleri
nedeniyle Türkiye'den günlük erişimi on milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ
sağlayıcılara yönelik olarak düzenleme yapılmaktadır.

MADDE 26- Maddeyle, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku
Hakkında Kanunun 27 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 5/11/2024 tarihli ve E: 2023/158; K: 2024/187 sayılı kararıyla,
yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerinde hukuk seçimine imkân tanıyan mevcut birinci
fıkranın iptaline ve iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra
yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz konusu iptal kararı, 10/3/2024 tarihli ve 32837 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi; iş sözleşmesinde hukuk seçimi yapılmaması hâlinde daha sıkı
ilişkili hukukun uygulanabilmesi mümkün iken, hukuk seçimi yapılan durumlarda Türk Medeni
Kanununun 4 üncü maddesi uyarınca hâkimin takdir yetkisi kapsamında iş sözleşmesiyle
belirlenen hukuk yerine hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili hukukun
uygulanabilmesine imkân vermeyen kuralın Anayasanın 49 uncu maddesinde düzenlenen
Devletin çalışanlan korumasına ilişkin pozitif yükümlülüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle söz
konusu fıkrayı iptal etmiştir.
Düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini karşılamak ve işçi-işveren
arasmdaki hak ve menfaat dengesini sağlamak amaeıyla iş sözleşmesinde hukuk seçimi
yapılması hâlinde dahi hâlin bütün şartlarma göre amlan sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir
hukukun bulunması hâlinde işin yapıldığı yer hukukunun işin yapıldığı sırada uygulanmak
zorunda olduğu hükümleri hariç olmak üzere hâkimin takdir yetkisi kapsamında iş
sözleşmesiyle belirlenen hukuk yerine iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili olan hukukun
uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır. Örneğin, işin yapıldığı sırada uygulanmak zorunda
olan çalışma süresi, ulusal bayram ve genel tatil günleri, hafta tatili, yıllık izin, fazla çalışma ve
ara dinlenme gibi hususlar, işin yapıldığı yer hukukuna tâbi olacaktır.

MADDE 27- Maddeyle, 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun 28 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.
6/1/1982 tarihli ve 2575 sayılı Danıştay Kanununun 9 uncu maddesinde Danıştay
üyelerinin, 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 29 uncu maddesinde ise
Yargıtay üyelerinin on iki yıl için seçileceği hükme bağlanmıştır. 6087 sayılı Kanunun 28 inci
maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yapılan değişiklikle. Kurul üyeliğine Yargıtay ve
Damştaydan seçilen ve yüksek mahkeme üyeliğine geri dönen üyelerin, kalan görev sürelerini
tamamlamaları öngörülmektedir. Başka bir ifadeyle Kurul üyeliğinde geçirilen sürelerin,
yüksek mahkeme üyeliği görev süresinin hesabında dikkate alınmaması sağlanmaktadır.
Belirtmek gerekir ki bu düzenleme, daha önce Kurulda görev yapmış ve yüksek mahkeme
üyeliğine geri dönmüş olup, halen yüksek mahkeme üyeliği devam edenler bakımından da
uygulanacaktır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Yargıtay ve Danıştaya üye seçme, hâkim ve savcıların
atama, nakil, terfi, disiplin işlemleri ile meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar
verme gibi önemli görevleri ifa etmektedir. Kurul üyelerinin görevlerinin niteliği ve önemine
binaen, maddenin üçüncü fıkrasımn (b) bendinde yapılan değişiklikle, görev süresini
tamamlayanlardan adli yargı hâkim ve savcılan arasından seçilmiş olanların Yargıtay üyeliğine,
idari yargı hâkim ve savcıları arasından seçilmiş olan üyenin Danıştay üyeliğine boş kadro olup
olmadığına bakılmaksızın Genel Kurul tarafmdan seçilebilmesi öngörülmektedir. Boş kadro
olmaması halinde ilk boşalan üye kadrolarının bu üyelere tahsis edilmesi hükme
bağlanmaktadır.

MADDE 28- Maddeyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmakta ve maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 4/12/2024 tarihli ve E: 2023/182; K: 2024/203 sayılı kararıyla,
maddenin istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ilk
derece mahkemesince veya bölge adliye mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal
sımrın esas alınmasına ilişkin hükmü ihtiva eden ikinci fıkrasında yer alan "341 inci, 362 nci
ve" ibaresinin iptaline ve kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay
sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz konusu iptal karan, 30/1/2025 tarihli ve 32798
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında, kanun yoluna başvuru açısından parasal
değer (kesinlik sınırı) güncellenirken, dava konusu mal ya da alacağın değerinin
güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamımn davanın taraflanna
yükletilmekte olduğu ve tarafların kanun yoluna başvuramamaları nedeniyle katlanacakları
külfet ile yargılamamn en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki
kamusal yarar arasmdaki dengenin taraflar aleyhine bozulduğu, kişilere aşırı bir külfet yükleyen
düzenlemenin hükmün denetlenmesini talep etme hakkına orantısız ve ölçüsüz bir sınırlama
getirdiği sonucuna ulaşmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi
dikkate alınarak istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru ile temyiz incelemesinde duruşma
yapılması hususundaki parasal smırlarm uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın
yerine davanın açıldığı tarihteki miktarın esas alınması kabul edilmektedir. Islahla miktar
artırımı yapılan hallerde de davamn açıldığı tarihteki parasal sınırlar esas almacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrası, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle birlikte uygulama kabiliyeti
kalmadığından yürürlükten kaldırılmaktadır.

MADDE 29- Yürürlük maddesidir.
MADDE 30- Yürütme maddesidir.

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ek 1 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "hükmün verildiği" ibaresi "davanın açıldığı veya şikâyet
başvurusunun yapıldığı" şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2- 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 125 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 125- Noterlere; sıfat ve görevlerinin gereklerine uymayan hâl ve
hareketlerinin tespit edilmesi üzerine, durumun niteliğine ve eylemin ağırlık derecesine göre
126 ncı maddede yazılı disiplin cezalarından biri verilir."

MADDE 3- 1512 sayılı Kanunun 126 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 126- Noterler hakkında uygulanacak disiplin cezaları uyarma, kınama, para
cezası, geçici olarak işten çıkarma ve meslekten çıkarmadır.
Uyarma; notere görevinde daha dikkatli davranması gerektiğinin yazıyla bildirilmesidir.
Aşağıdaki hâllerde uyarma cezası verilir:
a) Noterlik mesleğiyle ilgili genelge veya genel yazılara aykırı davranarak noterlikler
arasında uygulama farklılıkları oluşmasına sebep olmak.
b) Noterlik dairesi personeli üzerinde denetim, gözetim ve disiplin görevini yerine
getirmemek ve bu suretle personelin, mesleğin vakar ve onuruyla bağdaşmayan iş ve işlemler
yapmasına sebep olmak.
c) Noter odasına veya Türkiye Noterler Birliğine verilmesi gereken bilgi, belge veya
raporları vermemek.
d) Sözleşme yapmaksızın noterlik dairesinde personel çalıştırmak.
e) Noterlik işlemlerinden alınacak giderlerin doğru tahakkuk ve tahsili konusunda
gereken özeni göstermemek veya gereken tedbiri almamak.
f) Haklı bir engeli olmaksızın 1 günden 3 güne kadar göreve gelmemek.
g) Meslektaşlarına, noterlik dairesi personeline ve görevi nedeniyle muhatap olduğu
kişilere veya iş sahiplerine karşı kinci ve küçük düşürücü davranmak.
h) Görevli olduğu meslek organlannca kendilerine verilen görevleri yapmamak, özensiz
yapmak veya savsaklamak.
ı) Geçerli bir mazereti olmaksızın noter odası genel kurul toplantılarına veya seçimlerine
ya da delege olduğu hâlde Türkiye Noterler Birliği Kongresine veya seçimlerine katılmamak.
j) Seçimlerle ilgili olarak hâkimin ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymamak.
k) Noterlik çalışma saatleriyle ilgili mevzuata ve bu konuda yetkili makamlarca alınan
kararlara aykırı davranmak.
1) Noterlikler ortak cari hesabma yatırılması gereken parayı süresinde yatırmamak.
m) Nitelik ve ağırlığı itibanyla yukarıda belirtilen eylemlere benzer eylemlerde
bulunmak.
Kınama; notere görevinde veya davramşmda kusurlu sayıldığının yazıyla
bildirilmesidir. Aşağıdaki hâllerde kınama cezası verilir:
a) İlgililerin mevzuata uygun noterlik işlem taleplerini haklı bir neden olmaksızın
karşılamamak.
b) Mahkemeler, sulh ceza hâkimliği. Cumhuriyet başsavcılığı ve soruşturmaya yetkili
kılınan resmî daireler tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri geç göndermek veya
göndermemek.
e) Göreve geç gelmeyi veya erken ayrılmayı alışkanlık hâline getirmek.
d) Kendisi, noterlik dairesi personeli veya kanunla yasaklanmış derecedeki yakınlarıyla
ilgili noterlik işlemlerini yapmak.
e) Noterlik dairesinde bulunması gereken alt yapı, tesis, donamm veya yazılımları
bulundurmamak, çalıştırmamak veya uygulamamak.
f) Noterlik işlemlerinde gereğinden fazla gider almayı alışkanlık hâline getirmek.
g) Sır saklama yükümlülüğüne aykın davranmak.
h) Türkiye Noterler Birliği adına denetim yapmakla görevli olan kişilerin bu görevlerini
yapmalanna engel olmak.
ı) Haklı bir engeli olmaksızm ve kesintisiz olarak 4 günden 7 güne kadar göreve
gelmemek.
j) Devrettiği noterlikte yeterli donamm, yazılım veya personel bırakmayarak bu
noterliğin hizmet sunumunu zorlaştırmak.
k) Mesleğin ifası dolayısıyla tahsil edilen kamuya ait parayı süresi içinde ilgili
kurumlara yatılmamak.
1) Yazıyla bildirime rağmen Türkiye Noterler Birliği aidatını haklı bir neden olmaksızm
ödememek.
m) Bu Kanunda düzenlenen seçimlerin düzen içerisinde ve sağlıklı biçimde yürütülmesi
amacıyla hâkimin ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymamak.
n) Nitelik ve ağırlığı itibanyla yukarıda belirtilen eylemlere benzer eylemlerde
bulunmak.
Para cezası; yirmi bin Türk lirası ila iki yüz bin Türk lirası arasında belirlenecek bir
paranın Türkiye Noterler Birliğine ödenmesidir. Bu cezalar her yıl, bir önceki yıla ilişkin 213
sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden
değerleme oranmda takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılarak uygulanır. Aşağıdaki
hâllerde para cezası verilir:
a) Emredici hükümlere aykın noterlik işlemleri yaparak üçüncü şahıslara ya da kamuya
zarar vermek.
b) Devrettiği noterlikte yeterli donanım, yazılım veya personel bırakmayarak bu
noterliğin, hizmette zafiyet oluşacak şekilde yetersiz kalmasına sebep olmak.
c) Asılsız ihbar, şikâyet ve suçlamalarla mesleği, meslek mensuplarını, noter odası veya
Türkiye Noterler Birliği ile bunların alt birimlerini kamuoyunda küçük düşürmek.
d) Başvuru veya şikâyet hakkını kötüye kullanarak Türkiye Noterler Birliği organlarını
çalışamaz hâle getirmek.
e) Haklı bir engeli olmaksızm ve kesintisiz olarak 8 günden 14 güne kadar göreve
gelmemek.
f) Kefil olma yasağına aykırı davranmak.
g) Reklam ve rekabet yasağına aykırı davranmak.
h) Nitelik ve ağırlığı itibanyla yukarıda belirtilen eylemlere benzer eylemlerde
bulunmak.
Geçici olarak işten çıkarma; noterlik sıfatı saklı kalmak kaydıyla noterin bir aydan altı
aya kadar görevinden uzaklaştınimasıdır. Aşağıdaki hâllerde geçici olarak işten çıkarma cezası
verilir:
a) Mesleğin vakar ve onuruna aykın veya görevin gerektirdiği güveni sarsıcı davranış
ve hareketlerde bulunmak.
b) Ticari faaliyette bulunma yasağına aykırı davranmak.
c) Aracı kullanmak.
d) Nitelik ve ağırlığı itibarıyla yukarıda belirtilen eylemlere benzer eylemlerde
bulunmak.
Meslekten çıkarma; noterliğe engel bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olan
noterin, bir daha atanmamak üzere noterlik mesleğinden çıkanimasıdır."

MADDE 4- 1512 sayılı Kanunun 127 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bir üst veya alt dereee disiplin eezasımn uygulanması ve zamanaşımı:
MADDE 127- Hakkında herhangi bir disiplin cezası verilen noterin bu cezamn
kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren yeni bir fiil
işlemesi hâlinde, bu fiil için Kanımda öngörülen disiplin eezasımn bir derece ağır dam
uygulanır.
îlk defa disiplin cezası verilmesini gerektiren bir fiil işleyen ve geçmiş hizmetleri
sırasında çalışmaları olumlu olan notere, meslekten çıkarma cezasını gerektiren durumlar hariç
olmak üzere, verilecek disiplin cezasından bir derece hafif olam uygulanabilir.
Meslekten çıkarma cezasım gerektiren eylemler hariç olmak üzere, disiplin
soruşturmasını gerektiren eylemlerin öğrenilmesinden itibaren üç yıl geçmiş olması halinde
disiplin soruşturması açılamaz. Disiplin cezasını gerektiren eylemin işlendiği tarihten itibaren
beş yıl geçmiş olması halinde disiplin cezası verilemez.
Disiplin cezasını gerektiren eylemle ilgili olarak aynı zamanda ceza soruşturması veya
kovuşturması açılmışsa, üçüncü fıkrada belirtilen süre yerine ceza kanunlarında belirlenen
zamanaşımı süreleri uygulamr. Disiplin Kurulu tarafmdan kovuşturma sonucunun
beklenmesine karar verilmesi halinde, mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl
geçmekle ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar."

MADDE 5- 1512 sayılı Kanunun 157 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 6-1512 sayılı Kanunun 159 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "(B)
bendi" ibaresi "ikinci fıkrasımn (1) bendi" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 7- 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun ek 1 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"2. 17 nci madde uyarınca duruşma yapılmasımn zorunlu olduğu davalar ile 45 inci ve
46 ncı maddeler uyarınca istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların
belirlenmesinde davamn açıldığı tarihteki parasal sımr esas alınır."

MADDE 8- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "onüç yıldan yirmi yıla" ibaresi "ondört yıldan yirmibir yıla" ve
"dokuz yıldan onbeş yıla" ibaresi "on yıldan onsekiz yıla" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 9- 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bir
yıldan" ibaresi "bir yıl altı aydan" şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan "dört aydan bir yıla"
ibaresi "altı aydan bir yıl altı aya" ve "altı aydan" ibaresi "dokuz aydan" şeklinde
değiştirilmiştir.

MADDE 10- 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "üç
yıldan," ibaresi "dört yıldan," ve "beş yıldan" ibaresi "altı yıldan" şeklinde, ikinci fıkrasında
yer alan "beş yıldan," ibaresi "altı yıldan," ve "sekiz yıldan" ibaresi "dokuz yıldan" şeklinde ve
dördüncü fıkrasında yer alan "sekiz yıldan oniki yıla" ibaresi "on yıldan ondört yıla" ve "oniki
yıldan" ibaresi "ondört yıldan" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 11- 5237 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasına "şikayeti
üzerine," ibaresinden sonra gelmek üzere "iki aydan" ibaresi eklenmiş ve ikinci fıkrasında yer
alan "beş yıla" ibaresi "yedi yıla" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 12- 5237 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
aşağıdaki şekilde ve fıkrada yer alan "altı aydan üç yıla" ibaresi "bir yıldan beş yıla" şeklinde
değiştirilmiş, birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra
buna göre teselsül ettirilmiştir.
"c) Ses ve gaz fişeği atabilenler dahil silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,"
"(2) Birinci fıkrada tanımlanan suçun kişilerin toplu olarak bulundukları yerlerde
işlenmesi halinde verilecek ceza yansından bir katma kadar artınhr."

MADDE 13- 5237 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "üç
aydan" ibaresi "dört aydan" ve üçüncü fıkrasında yer alan "yukarıdaki fıkra hükmüne göre
cezalandmlır." ibaresi "altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandınhr." şeklinde
değiştirilmiştir.

MADDE 14- 5237 sayılı Kanunun 223 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi, kaçıniması veya alıkonulması

MADDE 223- (1) Hukuka aykın bir davranışla kara ulaşım aracının hareket etmesini
engelleyen, bu aracı hareket halinde iken durduran veya gitmekte olduğu yerden başka yere
götüren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun konusunun deniz veya demiryolu ulaşım aracı olması halinde, iki yıldan beş
yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Hukuka aykın bir davranışla hava ulaşım aracımn hareket etmesini engelleyen veya
bu aracı gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi amacıyla veya sırasında başka
bir suçun işlenmesi halinde ayrıca bu suçtan dolayı ceza verilir."

MADDE 15- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendinde yer alan "(madde 170)"
ibaresi "(madde 170, birinci ve üçüncü fıkra)" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 16- 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "tutukluların" ibaresi
"hükümlülerin veya tutukluların" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 17- 5275 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"(3) Çocuk hükümlülerin çocuk kapalı ceza infaz kurumundan çocuk eğitimevine
ayrılmalarına 89 uncu madde uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda karar verilir. Çocuk
eğitimevine ayırmaya ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen çocuk
hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri altı ayı geçemez."
"(4) Aşağıdaki hâllerde çocuk hükümlüler hakkında verilen cezalar doğrudan çocuk
eğitimevlerinde yerine getirilir:
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar.
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm
olanlar.
(5) Doğrudan çocuk eğitimevine alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan
çocuk hükümlülerden;
a) Firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler idare
ve gözlem kurulu kararıyla.
b) Kapalı ceza infaz kurumuna iade veya odaya kapatma disiplin cezası alıp, bu eezası
kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası kesinleşmemiş
olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar idare ve
gözlem kurulu kararıyla,
çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
(6) Tehlikeli hâlde bulunan, delil karartma tehlikesi olan, soruşturmanın veya
kovuşturmanın amaeım ya da tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına
olanak vereeek davranışlarda bulunan çocuk tutuklular hariç olmak üzere, üst sınırı onbeş yıl
veya daha az hapis eezasmı gerektiren suçlarda çocuk tutuklular, idare ve gözlem kurulunun
kararı ve infaz hâkiminin onayıyla çocuk eğitimevlerinde barmdınlabilir. Çocuk
eğitimevlerinde banndırılma şartlarım kaybeden çoeuk tutuklular, idare ve gözlem kurulu
kararıyla kapalı ceza infaz kurumlanna gönderilirler.
(7) Çoeuk hükümlülerin, suç ve eeza türlerine göre, çocuk eğitimevlerine ayrılıp
ayrılmamalarına, çocuk eğitimevlerinde geçirecekleri sürelere, çocuk kapalı ceza infaz
kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan çocuk eğitimevlerine alınmalarına, doğrudan çocuk
eğitimevlerine alınanların çocuk kapalı ceza infaz kurumlanna gönderilmelerine ve diğer
hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir."

MADDE 18- 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesinin birinei fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Hükümlünün bu infaz usulünden yararlanabilmesi için beş günden az olmamak üzere koşullu
salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçinnesi gereken sürenin en az onda birini
ceza infaz kurumunda geçirmiş olması gerekir."

MADDE 19- 5275 sayılı Kanunun 108 inei maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiş, üçüncü fıkrasında yer alan "durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez." ibaresi
"durumunda birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır." şeklinde değiştirilmiş ve
fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"ikinci defa tekerrür halinde bu fıkra hükmü uygulanmaz."
"Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulamr."

MADDE 20- 5275 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinei fıkrasında yer alan "bir
yıl altı ay," ibaresi "üç yıl,", "üç yıl" ibaresi "beş yıl" şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki
eümle eklenmiş, ikinei fıkrasının (a) bendinde yer alan "bir yıl," ibaresi "üç yıl,", (b) bendinde
yer alan "iki yıl," ibaresi "dört yıl,", (e) bendinde yer alan "dört yıl," ibaresi "beş yıl," şeklinde
değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş, üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde, dördüncü
fıkrasında yer alan "üç yıl" ibaresi "beş yıl" şeklinde, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde, yedinci
fıkrasında yer alan "infaza açık ceza infaz kurumunda" ibaresi "infaza genel hükümlere göre
eeza infaz kurumlarmda" şeklinde değiştirilmiş ve dokuzuncu fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiştir.
"(a) bendinde belirtilen infaz usulü, hükümlünün iş yaşamı ve ailevi durumu ile ceza infaz
kurumlarımn düzen ve işleyişine göre ceza infaz kurumu tarafından, süresi aym olmak
koşuluyla hafta içi günlerde de uygulanabilir."
"d) Seksen yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam altı yıl,"
"(3) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasma mahkûm olanlar hariç olmak üzere hapis
cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasma çevrilen
hükümlülerden 16 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir
hastalık veya engellilik nedeniyle eeza infaz kurumu koşullarında hayatım yalmz idame
ettiremeyeeeği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike
oluşturmayacağı değerlendirilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi
tarafından karar verilebilir. Mahkûmun durumu. Cumhuriyet başsavcılığınca birer yıllık
dönemlere göre 16 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre incelettirilir. İnceleme
sonuçlarma göre hükümlünün iyileştiğinin tespit edilmesi halinde infaz hâkimi, cezamn konutta
çektirilmesine dair karan kaldınr. Mahkûm, denetimli serbestlik müdürlüğü ve bulunduğu yer
kolluk makamlarmca izlenir. Toplam cezası on yıldan fazla olan hükümlülerin elektronik
cihazlann kullamiması suretiyle takibi zorunludur. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykın
hareket edilmesi hâlinde cezamn konutunda çektirilmesine dair karar infaz hâkimliğince
kaldmlır."
"(5) Cezamn özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında tabi
oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak
cezamn infazı hükümleri uygulanır."
"e) 105/A maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca açık ceza infaz kurumuna
gönderilenler,"

MADDE 21- 5275 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan "veya ikinci defa mükerrir olup 31/7/2023 tarihi itibarıyla bu cezanın infazı için ceza infaz
kurumunda bulunan" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 22- 5275 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 11- (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 105/A maddesinin birinci
fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin jnirürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar
bakımından uygulanmaz."

MADDE 23- 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Haldanda Kanunun
2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ö) ve (r) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"ö) İçeriğin çıkarılması: İçeriğin internet ortamından çıkarılmasım,
r) Uyarı yöntemi: İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle Kurum veya
haklannm ihlal edildiğini iddia eden kişiler tarafından yapılan bildirimi,"

MADDE 24- 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasına "ilişkin olarak"
ibaresinden sonra gelmek üzere "içeriğin çıkarılması ve/veya" ibaresi eklenmiş ve fıkranın
ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dokuzuncu fıkrasında yer alan "yayından" ibaresi
madde metninden çıkarılmış ve onbirinci fıkrasına "Başkan tarafından" ibaresinden sonra
gelmek üzere "erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara" ibaresi eklenmiştir.
"Bu karar, erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilerek gereğinin yerine
getirilmesi istenir."

MADDE 25- 5651 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 9 uncu
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Kişilik haklarmm ihlal edilmesi
MADDE 9- (1) Yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarmm ihlal edildiğini iddia eden
kişiler tarafından içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi amacıyla sulh ceza
hâkimliğine başvurulabilir.
(2) Sulh ceza hâkimliğince, ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin
ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin
engellenmesi karan verilir.
(3) Yayın içeriği nedeniyle kişilik haklannm ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talep
etmesi durumunda sulh ceza hâkimliğince, ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın
ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde başvuranın adının ihlale konu internet adresleriyle
ilişkilendmlmemesine karar verilb. Kararda bildirim yapılacak arama motorlarına yer verilb.
(4) Ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta
anlaşılamadığı hâllerde başvuru reddedilir.
(5) Sulh ceza hâkimi, bu madde kapsamında yalmzca ihlalin gerçekleştiği yayın ile
sımrlı olarak karar verir. İnternet sitesinde yapılan yayımn tümüne yönelik erişimin
engellenmesine karar verilemez. Ancak, URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi
yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine dab kanaat oluşması veya içeriğin çıkarılması
karanmn gereğinin yerine getirilmemiş olması hâlinde, gerekçesi açıkça belirtilmek kaydıyla
internet sitesinde yapılan yayımn tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilebilb.
(6) Sulh ceza hâkimi tarafından verilen karar, erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer
sağlayıcılara bildirilmek üzere doğrudan Birliğe gönderilir. Bu karar. Birlik tarafından erişim
sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilir. Bildirim üzerine kararın gereği derhâl
ve en geç dört saat içinde yerine getirilir.
(7) Bu madde kapsamında verilen karara konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının
başka internet adreslerinde de yayınlanması dummımda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat
edilerek, kararın bu adresler için de uygulanması talep edilebilir. Talebin Birlik tarafından kabul
edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır. Talebin Birlik tarafmdan kabulüne
karşı kararı veren hâkimliğe itiraz edilebilir. întemet sitesindeki yayının tümüne yönelik
erişimin engellenmesi kararlarında bu fıkra hükmü uygulanmaz.
(8) Erişimin engellenmesine konu içeriğin çıkanimış olması durumunda hâkim kararı
kendiliğinden hükümsüz kalır. İnternet sitesinin tümüne yönelik verilen erişimin engellenmesi
kararına konu içeriğin çıkarılmış olması durumunda ise ilgilinin talebi üzerine kararı veren sulh
ceza hâkimliği tarafmdan karar kaldırılır.
(9) Bu madde uyarınca sulh ceza bâkimliklerince verilen kararlara karşı 5271 sayılı
Kanun bükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kararma itiraz edilen hâkim veya itirazı
incelemeye yetkili merci gerekli görmesi halinde tarafları dinleyebilir.
(10) Bu madde uyarınca verilen kararların gereğini yerine getirmeyen erişim
sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcımn sorumluları bin günden beş bin güne kadar adli
para cezası ile cezalandırılır.
(11) Bu madde uyarınca verilen içeriğin çıkarılması kararımn gereğinin Türkiye'den
günlük erişimi on milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafmdan yerine
getirilmemesi durumunda ilgili kişi tarafından yapılan müracaat üzerine Birlik, kararın
uygulanmasını sağlamak için sosyal ağ sağlayıcıya yeniden bildirimde bulunur. Bildirime
rağmen kararın gereğinin yirmidört saat içinde yerine getirilmemesi durumunda ilgili kişi
tarafından sosyal ağ sağlayıcımn internet trafiği bant genişliğinin yüzde elli oranında
daraltılması için kararı veren sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Başvurunun kabulüne ilişkin
hâkim karanmn uygulanmasından itibaren otuz gün içinde içeriğin çıkarılmaması halinde ilgili
kişi tarafmdan sosyal ağ sağlayıcımn internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranına
kadar daraltılması için kararı veren sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Hâkim ikinci başvuru
üzerine vereceği karannda, yüzde elliden düşük olmamak kaydıyla, sunulan hizmetin niteliğini
de dikkate alarak daha düşük bir oran belirleyebilir. Hâkim tarafından verilen kararlar erişim
sağlayıcılara bildirilmek üzere Birliğe gönderilir. Kararların gereği, bildirimden itibaren derhâl
ve en geç dört saat içinde erişim sağlayıcılar tarafmdan yerine getirilb. İçeriğin çıkaniması
kararının gereğinin yerine getirilmesi halinde ilgilinin talebi üzerine karan veren sulh ceza
hâkimliği tarafından internet trafiği bant genişliğinin daraltılmasına ilişkin karar kaldırılır."

MADDE 26- 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
Hukuku Hakkında Kanunun 27 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(1) iş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip
olacağı asgarî koruma saklı kalmak üzere, tarafların sözleşmeyle belirledikleri hukuka tâbidir."
"(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre işin yapıldığı yer hukukunun işin yapıldığı sırada
uygulanmak zorunda olan hükümleri hariç olmak üzere, iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir
hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu
hukuk uygulanabilir."

MADDE 27- 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun
28 inci maddesinin üçüncü fıkrasımn (a) bendine "boş kadro şartı aranmaksızın," ibaresinden
sonra gelmek üzere "kalan görev süresini tamamlamak üzere" ibaresi, (b) bendine "Kurul
üyeliği" ibaresinden sonra gelmek üzere "görev süresinin tamamlanması hariç" ibaresi ve aynı
bende aşağıdaki cümleler eklenmiş, (ç) bendine "yazılı" ibaresinden sonra gelmek üzere "seçim
veya" ibaresi eklenmiş ve bendin ikinci cümlesinde yer alan "Atama" ibaresi "Seçim veya
atama" şeklinde değiştirilmiştir.
"Görev süresini tamamlayanlardan, adli yargı hâkim ve savcıları arasından seçilmiş olan üyeler
Yargıtay üyeliğine, idari yargı hâkim ve savcıları arasından seçilmiş olan üye Damştay
üyeliğine, boş kadro olup olmadığına bakılmaksızın Genel Kurul tarafından seçilebilir. Boş
kadro olmaması halinde ilk boşalan üye kadrolan kendilerine tahsis olunur."

MADDE 28- 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1 inci
maddesinin ikinci fikrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldmlmıştır.
"(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal smırlarm uygulanmasında hukuki işlemin
yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal smırlarm uygulanmasmda davanm
açıldığı tarihteki miktar esas alınır."

MADDE 29- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 30- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.