Kadına yönelik şiddete karşı ağır cezalar, acil yardım hatları ve “kadının beyanı esastır” ilkesi bile aile içi vahşeti durduramıyor.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet vakaları her geçen gün artarken, bazı failler işledikleri vahşeti sosyal medyada paylaşmaktan dahi çekinmiyor. Son olarak Manisa’da 19 yaşındaki bir gencin, 16 yaşındaki kız kardeşine şiddet uygulayıp üzerine kaynar su döktüğü anları paylaşması Türkiye gündemine oturdu. “Kan donduran ağabey işkencesi” olarak hafızalara kazınan olayın ardından adli tahkikat başlatıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da mağdur çocuk için devreye girdi.
Ev İçi Şiddet Alarm Veriyor
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) verileri, şiddetin en çok ev içinde yaşandığını bir kez daha ortaya koydu. Türkiye Gazetesi’nden Gamze Erdoğan’ın haberine göre, federasyonun “Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı”na 2025 Mart ayında 20 şehirden 283 çağrı yapıldı.
Şiddet ihbarlarının en çok geldiği iller arasında İstanbul, Ankara, Kocaeli ve Aydın ilk sıralarda yer aldı. Mart ayında gelen 69 vakanın 38’inin doğrudan ev içi şiddet olduğu bildirildi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) analizine göre, 2007-2021 yılları arasında yapılan 28 binden fazla çağrının yüzde 80’i kadınlardan geldi. Bu veriler, şiddetin en yakın çevreden geldiğini bir kez daha kanıtlıyor.
Şiddetin Yeni Adresi: Sosyal Medya
Uzmanlara göre, şiddet artık sadece fiziksel değil, dijital ortamda da ciddi boyutlara ulaştı. En yoğun dijital şiddet vakalarının yaşandığı platformun Instagram olduğu tespit edildi.
Instagram’ı sırasıyla Facebook, WhatsApp ve X (Twitter) platformları takip ediyor. Gençler şiddet ve zorbalıkla en çok Instagram ve X üzerinden karşılaştıklarını belirtiyor.
Yaş ilerledikçe dijital şiddet biçimleri de değişiyor. Orta yaş ve üzeri kullanıcılar, dijital şiddeti daha çok Facebook, telefon aramaları ve SMS mesajları üzerinden yaşıyor. Özellikle 49 yaş ve üzerindeki kullanıcıların beşte biri, telefonla aranarak rahatsız edildiğini ifade etti.
Dijital Zorbalık ve Aile İçi Şiddet El Ele
Uzmanlar, aile içi şiddetin sosyal medya aracılığıyla sergilenmesinin şiddeti normalleştirme riski taşıdığına dikkat çekiyor. Bu tür içeriklerin gençler üzerinde travmatik etkiler oluşturabileceği ve toplumsal şiddet algısını derinleştirebileceği vurgulanıyor.
Sosyal medyada paylaşılan şiddet görüntülerinin hızla yayılması, hem psikolojik hem toplumsal anlamda büyük bir tehdit olarak değerlendiriliyor.