Son dönemlerde maliyetlerin ciddi şekilde artması, üretim hacminin daralması ve istihdamda yaşanan kayıp ile birlikte tekstilde tehlike çanları daha sık çalmaya başladı.
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, sektörde yaşanan sorunlar ile ilgili bir açıklama yaptı. Sertbaş yaptığı açıklamada işçilik verilerinin tabloyu netleştirdiğini, 300 bin civarında istihdam kaybının yaşandığını söyledi.
Bunun 3 seneden fazladır devam ettiğini, işyeri kapanmalarının giderek arttığı ve istihdam kaybının ise iflaslar olduğunu söyleyen Sertbaş, duruma müdahale edilmemesi durumunda krizin derinleşeceği uyarısında bulundu.
Konkordato ilan eden firmalar, yurt dışına kaçan yatırımlar nedeniyle sektörün 2025 yılında ayakta zor kaldığını, 2025 yılının daralma yılı olduğunu söyledi. Sektörün ayakta, ama kan kaybetmeye devam ettiğini söyleyen Sertbaş, tüm bu yaşananlara rağmen yüzde 7'lik bir kayıpla devam edildiğini, bunun ise bu ortamda başarı olduğunu söyledi.
Sertbaş açıklamasında şunları söyledi:
"Değişik bir ekonomik konjonktür yaşıyoruz. Daha önce görmediğimiz, kitaplarda yazmayan bir ekonomik dönem var. Enflasyon belimizi büktü. Senelerce düşük enflasyonla yaşamaya alışmış bir ülke olarak, birden bire enflasyonun fırlaması bütün dengeleri altüst etti. Özellikle girdilerinin çoğunu Türkiye'den tedarik eden, istihdam deposu olan bizim gibi sektörlerde bu çok daha etkili oldu. Kimse için 'kendi hatasıdır' diyemiyorum konkordatoların, iflaslarda İlla ki ekonomik konjonktürün onlara verdiği kötü bir yol vardır. Hata yapan firma zaten iyi ekonomik şartlarda da ayakta kalamaz. Tamamen ortam gereği, ekonominin gidişatı gereği insanlar konkordato ilan etmek zorunda kalıyor, olmadı iflas ediyor. Ya da bu işte geleceği görmeyip fabrikasını kapatan arkadaşlarımız da var."
SEKTÖR MISIR'A GİDİYOR
Sertbaş, üretim ve işçilik maliyetleri nedeniyle sektörün Mısır'a doğru gittiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
Birçok firma ülkeyi terk ediyor ama bunun kalıcı olacağından emin değilim. Mısır'a daha önce de gidildi. Orada siyasi dengesizlikler yaşandı ve birçok firma geri döndü. Bunun sürekli olacağını düşünmüyorum. Konjonktür değiştiğinde insanlar tekrar buraya gelecektir. Çünkü Türkiye'nin ihracata, üretime ve istihdama ihtiyacı var. Türkiye üretmek zorunda, ürettiğini ihraç etmek zorunda. Ancak o şekilde gelişmiş ülke seviyesine gelebiliriz. Sadece hizmet sektörüyle bu ülkenin kalkınması söz konusu değil.
Ana pazarımız Avrupa. Türkiye Avrupa için her zaman farklı bir klasmandaydı tedarikçi olarak. Hiçbir zaman Uzak Doğu'yla ya da Kuzey Afrika'yla fiyat olarak kıyaslanmaz durumdaydık hem kalite hem termin hem de mentalite olarak. Ta ki fiyat farkı çok açılana kadar. Enflasyonun getirdiği baskı ve döviz kurunun aynı oranda artmaması bizi çok pahalı hale getirdi. Müşteri bunu kabullenemez oldu. İnsanlarımızın Mısır'a kayışı da bu yüzden. Elindeki müşteriyi kaybetmemek için yani. Biz her zaman bir tık fazla fiyat verdik ve Avrupa da bunu kabul etmişti. Ama şu anda Portekiz'den, Yunanistan'dan, Romanya'dan bile pahalıyız. Büyük sıkıntımız bu. Enflasyonla döviz kurunun aynı oranda artmaması bizi bu noktaya getirdi. Eğer bu denge sağlanırsa, eski günlere hiçbir zaman dönemeyeceğiz ama en azından bir tempo yakalayabiliriz."